T24 Haber Merkezi
DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın Yönetim Kurulu Lideri olduğu İHA’lar ve SİHA’lar üreten Baykar’a ait soruya karşılık verirken “Burada yanlış şu, devletin çabucak hemen bütün imkanları, bütün o yardımlar, devletin bütçesinden direkt aktarılan kaynaklar aşağı üst tek şirkete aktarılıyor” dedi.
Trendtopic podcast’ine konuk olan Ali Babacan konuk oldu. Ali Babacan’ın konuk olduğu seri birinci kısmı dün, ikinci kısmı bugün olmak üzere iki kısım halinde yayınlandı.
Gazeteci Ozan Gündoğdu’nun “Cumhurbaşkanının damadının şirketi var ve bu bir teknoloji şirketi. Bu şirketin ürettiği silahlar geniş kesitler tarafından teveccüh görüyor. Bu şirketin sahibi de diyor ki, benim kayınbabam kaybederse biz bittik, bizi yaşatmazlar. Nasıl bir tablo var karşımızda?” sorusuna karşılık veren Babacan, şöyle konuştu:
“Sekiz yıl Milli Güvenlik Kurulu üyesiydim. Münasebetiyle bizim savunma sanaayindeki kendi kapasitemizin, yerli kapasitemizin, yerli teknolojimizin ilerlemesi ülkemizin güvenliği açısından son derece değerli. Birtakım operasyonlarda öbür ülkelerin teknolojisine muhtaç kalmak sahiden silahlı kuvvetlerimizin elini kolunu bağlayan bir problem olarak ortaya çıkıyor. Biz bilhassa insansız hava araçları ile ilgili Türkiye’de oluşan üretim kapasitesinin ve teknolojinin son derece kıymetli olduğunu düşünüyoruz ve ülkemizin gurur kaynağı olduğunu düşünüyoruz. Ama burada yanlış şu, devletin çabucak hemen bütün imkanları, bütün o yardımlar, devletin bütçesinden direkt aktarılan kaynaklar aşağı üst tek şirkete aktarılıyor. Halbuki emsal kaynaklar en az 4-5 şirkete aktarılsa, zira devlet takviyesi olmadan bu iş olmuyor. Devletten çok yüksek miktalarda nakit takviyeyle bu işler oluyor. Onu herkesin bilmesi lazım.”
Ozan Gündoğdu’nun “Bu haliyle Baykar’a dayanak devam edecek o vakit?” sorusu üzerine Babacan, şöyle karşılık verdi:
“Rekabetsizlikten rehavet doğar. Rekabet yoksa rehavet oluyor. Bu birinci birkaç yıl yeterli masraf ondan sonra bakarsınız şımarıklık başlar. Nasılsa devletten geliyor para, yapsam da yapmasam da para geliyor, para geldikçe iş dönüyor, bu türlü olmaz. Her şirket rekabeti hissedecek, müsabaka mecburiyetini hissedecek. Daha uygun olmanın uğraşını verecek. Daha yeterli teknolojiyi, daha yüksek teknolojiyi daha ucuza mal edip rekabet gücü oluşturmanın uğraşını verecek. Yoksa devlet imkan sağlamış, bir şirkete koca bir alan açmış, dünyanın parasını da aktarıyor, o şirket de yeterli işler yapıyor. Ha şu da olabilir, diyeceksiniz ki, ha tamam devlet bu parayı aktardı ve batırabilirlerdi. Ha bu arkadaşlar batırmamışlar sağolsunlar âlâ işler çıkartmışlar. Ancak şayet güzellerse, dürüstlerse ve hakikaten bu türlü örtülü, kapalı, bilinmeyen gizli işler yoksa, yani sahiden teknoloji ve finans manasında manalı işler yapıyorlarsa hiç korkmasınlar. Bizim iktidarımızda tam aksine, fırsat eşitliği içerisinde fakat, fırsat eşitliği içerisinde âlâ iş yapan firmaların önü açılır fakat biraz da rekabet gelir. Muhtemelen bu arkadaşlar rekabetten korkuyor olabilir. Ya işte hoş güzel para kazanıyorduk bu iktidar değişirse rekabet olacak, öteki firmaların da önünü açacaklar diye korkuyor olabilirler. Ondan korkmasınlar. Merhum Özal’dan evvel biliyorsunuz Türkiye’de araba sanaayinde Hacı Murat’lar üretiliyordu. Kapalı bir piyasaydı. Dünyanın en makus araçları Türkiye’de üretiliyordu ve o vakit o araçları üretenler gümrük ünitesinden çok korkuyordu. Zira dışarıya açılırsa Türkiye, bizim işimiz bitti biz araç üretemeyiz diye korkuyorlardı. O gün rekabetten korkan firmalar şu anda yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın en büyük araba üreticilerinden birileri oldular. Hasebiyle rekabet insanı hoş çalıştırıyor. Terletiyor lakin daha uygun hizmet, daha yeterli eseri daha ucuza mal etmenin de yolunu açıyor. Hasebiyle rekabetten korkmasınlar. İşlerini yeterli yapıyorlarsa, maliyetleri uygunsa, eknolojileri yüksekse hiç korkmasınlar. Ancak buralarda zayıflıklar varsa, kendilerinden daha âlâ bu işi yapacak firmalar olur da işimizi elimizden alır diye korkarlarsa o vakit ondan da korksunlar. Kusura bakmasınlar yani”
Birinci kısmı dinlemek için